Tuesday, April 21, 2009

Günün Kanunları

Murphy Kanunları'nın temeli şu söze dayanır:
"Eğer bir işi halletmek için birden fazla olasılık varsa ve bu olasılıklardan biri istenmeyen sonuçlar veya felaket doğuracaksa; kesinlikle bu olasılık gerçekleşecektir."

Yani ters gidebilecek her şey ters gidecektir. Kısaca kaos, düzenden daha olasıdır.
peki kim bu Murphy?
O bir kaptan. Kaptan Murphy 1949'da; insan bedeninin en fazla ne kadar ivmeye dayanabileceğini bulmasını sağlaması gereken, U.S. Air Force'un roket nakliye programı için mühendis olarak test alanında bulunuyormuş. Çok pahalı olan bu deney sırasında denek üzerine 16 adet ölçüm cihazı bağlanmış. Birisinin tüm cihazları yanlış bir yöntemle bağlaması, deneyin başarısız olmasına yol açmış. Bu deneyim Murphy'nin temel kanununu oluşturmasını sağlamış.

Genel kurallar
Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.
Bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir.
Bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır.
Bir şeyin olma olasılığı, istenme olasılığı ile ters orantılıdır.
Er ya da geç olası en kötü koşullar zincirlemesi vuku bulacaktır.
Ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir.
Olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekirdi.
Ne kadar beklersen bekle istendiği zaman gelecektir.

Hayatımdan örnekler
Ne zaman banyoda olsam telefonum çalar.
Bugün çok güzel giyinicem dediğimde kararsızlıktan hep kötü giyinirim.
Saçim çok kötüyken hep karşılaşmayi istedigim biriyle karşılaşırım.
Sigara dumanı hep bana doğru gelir.
Beğendiğim çocuğun kesin kız arkadaşı olur. Ya da onun arkadaşı benden hoşlandığı için hiç bi bok olamaz!
İstediğim bir şeyin olmasına ramak kala o iş olmaz. Hevesim kaçınca bir bakmışım olmuş.
Sabah boş boş oturursam akşama doğru müşteriden kesin revizyon gelir akşam işten çıkamam.
Tam o aradığında şarjım biter.
Bugün ince giyiniyim dün çok sıcaktı dediğimde hava hep soğumuş olur.
Artık tatlı yemicem biraz zayıflıyım dediğim an yemekte şahane bir tatlı çıkar.
Markette kasada sırada beklerken kesin birinin kredi kartında sorun çıkar.
Eskiden sınavlarda buradan sormaz diye çalışmadığım yerden kesin soru çıkardı mesela.
ya da zımba teli mutlaka basacağım zaman bitmiş olur.
Yanıma ağrı kesici almazsam başım çatlar ağrıdan o gün.
Bütün gün facebook açmamışsam 2 dakika açtığımda arkamdan üst düzey biri geçer!
Acil print alacağım sırada printer'a kağıt sıkışır.
Uzun süredir izlemeyi ertelediğim bi filmi izlemeye kalktigimda cd calismaz.
Daha dün akşam oldu. Mutfağa gittim çorbayı döktüm annem dikkat et demeye başladıkça her şeyi dökmeye başladım.
Paketi açtım bisküviler yere yuvarlandı. Dolabı açtım kenarda duran bir tabak devrildi.
Teyzemler ve kuzenler hep en yoğun olduğum hafta gelir.
Bu sefer satmazsın herhalde Nur diye yapilan programlarda muhakkak yine işim çıkar.
Kavonozu zorlarim zorlarim hep başkası açar.
Kırk yılda bir dağa giderim sisten kayılmaz göz gözü görmez!
Eve bir şey sipariş ettiğimde o sipariş mutlaka ben tuvaletteyken gelir!
evde yemek yoksa eve giderim evde şahane yemek varsa dışarıda programım olur.
uff say say bitmez ama en komiği ekşi sözlük'ten !

-iç çama$ırımı deği$tirsem mi? ulan s.ret. kim görücek 2 dakikada. ( bi elvis görmedi bugün zaten.ulan yoksa öteki tarafa da mı malzeme olduk?? )

- çoraplarımı deği$tirmem gerekiyor mu acaba.ya kim görücek ki? bo$ver. ( kodumun ayakkabısını en az 10 kere niye çıkarmak zorundaydım ki !! sonuncuyu da sayarsak 11 hatta )

- niye kalmaya niyetlendi ki bu kız $imdi. prezervatifte yok iyi mi? ulan zaten vermio bugun mü verecek ? ( .... bi$i derdim ya $imdi neyse )

donunu murphy'nin kafasına geçir, çoraplarını ona yedir ve korunmasız bi $ekilde murphy'i .......!

Thursday, April 9, 2009

Günün Grevi





Manavgat'a bağlı Sırt Köyü kadınlarının çektikleri susuzluk canlarına tak etti ve boruları tamir etmeyen tembel kocalarını harekete geçirmenin en iyi yolunu buldular.
Vajina grevi!
Evet kocaları boruları tamir edene kadar onlarla seks yapmayacaklardı. Çünkü su yoksa seks de yoktu!
Bu yaptıkları eylem dünya basınında çeşitli başlıklarla yer aldı. İşte onlardan bazıları:
* BBC: "Türk kadınlarından etkili protesto "
Türkiye'nin güneyinde oturan bir grup köylü kadının uygulamaya başladığı bu yöntem büyük ilgi çekti. Köylerine su gelmemesinin sorumlusu olarak kocalarını gören ve seks grevine başlayan köylü kadınların protestosu yakın zaman içinde diğer ülkelerdeki hemcinslerine örnek olabilir.”
* CBS: "Yatak odasında grev "
İçme suyuna hasret Antalyalı köylüler susuzluğun faturasını kocalarına kesti. Çamaşırlarını bile yıkamayan kadınlar evlerinden temiz su akana kadar kocalarını seksten mahrum edecekler.”
* Blick Gazetesi (İsviçre): "Susuzluk seksi bitirdi" 
Antalya'nın Sırt Köyü'nün erkeklerinin inşaat konusundaki yeteneklerini bir an önce kanıtlayarak köyün su şebekesini tamir etmeleri gerekiyor yoksa eşleriyle ömürboyu seks yapamayacaklar.”
Bir gazetede bu haberlerden birine rastlayan Alman yönetmen Veit Helmer, daha iyi konu mu olur diye hemen kolları sıvadı ve senaryolaştırması için kafasındaki fikri daha önce Emir Kusturica’nın “Çingeneler Zamanı” ve “Kara Kedi, Beyaz Kedi” filmlerini yazan Gordon Mihic’e emanet edip, filmi çekmek için Azerbaycan'da minik bir köy ve birbirinden stilize oyuncular buldu. Detay vermek gerekirse oyuncular film setinin dışında bol bol seviştiler hatta filmden sonra evlendiler.
Helmer’in filmde esas üzerinde durduğu konuysa grevden olumsuz etkilenen genç çiftln düştüğü trajikomik durum oldu. Temelko ve Aya 18 yaşında ilk kez birlikte olacaklari günü iple çekerken Temelko’da bu grevden nasibini aldı ve yıllardır beklediği bu özel gün için canla başla su borularını tamir etmeye çalıştı. Sonunda azimle duvarı delmeyi başardı ve köyü susuzluktan kurtardı. Artık su da vardı seks de…
Peki neden bunu diğerleri değil de Temelko yaptı? Bunun cevabı bir soruda saklı.
En son ne zaman bir şeyi ilk defa yaptınız?

Monday, April 6, 2009

Günün Meleği




Sürekli kötülük yapan bir insanın başına gelebilecek en kötü şey nedir?
Melek olmak!
Etrafına pislik saçıyor.
Aklından sürekli kötü şeyler geçiyor.
Bencil!
Bir sabah duş aldıktan sonra aynaya baktığında sırtındaki iki küçük şeyi fark ediyor ve anlam veremiyor.
Oysa o yavaş yavaş bir melek oluyor.
Ne kadar saklamaya çalışsa da kanatlar gitgide büyüyor büyüyor ve onu kontrol etmeye başlıyor.
Birdenbire ortaya çıkan bu kanatlar ona, kötü doğasına aykırı işler yaptırıyor.
Gözünden yaş geliyor, iyi şeyler yapmak zorunda kalıyor.
Bir de bunu kendine yediremeyip iyice deliriyor.
Kanatlarını bantla, zincirle saklamaya çalışıyor ama nafile.
Sonunda kendini, kanatları ele geçirip meşhur olmaya çalışan doktor ve bar sahibiyle kavga ederken buluyor. Aslında o kanatlarıyla ya da diğerleriyle değil ruhuyla kavga ediyor.
Bir de aşk var tabii.
Barın sahibinin sarışın güzel karısı. Karısını barın sahibinden kurtarmaya çalışırken belki de ilk kez bir kadını öpüyor o kanatlar sayesinde. Bir nevi aktarmalı uçuş.
Sonra kanatları kesip atmaya karar veriyor. Başarıyor da. Bar sahibi hemen bu mucizevi kanatlara göz dikip kendi sırtına dikiyor onları. Sonra da bütün şehirde uçup diğer bütün barları bombalıyor daha çok para kazansın diye. Evet zengin oluyor ama kanatlar kimsenin kötülük yapmasına izin vermez. Kural bu!
Bu arada bar sahibi karısını artık kanatları olmayan melekten geri almaya da kararlı. Ve erkek dediğin kadını için kavga eder sahnesi başlıyor. Bu sahne tam olarak melek ve şeytanın savaşı. Ve tabii yine kötüler kazanıyor.
Ama bitmedi. Devreye enfes bir metoforik anlatım giriyor ve ölen iyi karakter kötünün içinden hayata tekrar doğuyor. Finalde bir yatak, güneşli bir sabah, cıvıldayan minik bir kuş ve öpüşen bir çift var. Filmde tek tek elle çizilmiş muhteşem Bill Plympton kareleri var. Film Festivali başladı, festivalde Ahmaklar ve Melekler var. E daha ne olsun?
http://www.idiotsandangels.com/