Thursday, October 29, 2009

Günün Ülkesi


Bir seye cok canım sıkılmıstı. Nurkan da bir gün önce gelsene benimle demisti.
O zaman karar verdim yine terapi zamanı diye.
Hemen internete girdim, bileti aldım.
En sevdiğim şeyi yapmalıyım dedim yine.
Gitmek...
Yağmurlu bir havada Londra'da yürüyebilmem için Pazartesi günü bana vize verir misin İngiliz Konsolosluğu?
Stop.
Sevgiler.
bus stop:P

Sunday, October 4, 2009

Günün Sorunu

Küçükken de böyleydi!
Bir oyuncak görür kafaya takar, alınana kadar yerlere yata yata ağlardım.
Yaş 27! Değişen hiçbir şey yok!
Bir ayakkabı görüyorum, mağazanın önünde kedi gibi bekliyorum. Görevliler belki acır da "tamam gelinnn geçicekkkk bu da !" diye teselli ederler diye. Modası geçicek ondan yani!
Bir deri ceket görüyorum. mağazanın içinde biraz giyip geziyorum, belki birileri gelir de "tamam gelinn geçicekkkkk bu da !" diye teselli ederler diye. Heves yani, geçer di mi?
Ama son zamanlardaki takıntım müthiş. Adam takıntısı!
Evet o adam olucak!
Çünkü etraftaki diğer bütün kızlar mal, onlar beğenmeyip ilgi göstermeyecekler, o adam da sana kalacak!
Oldu nurcummm!
Şöyle biraz daha orta averajda gezinen, seni bağrına basacak, gözleri fıldır fıldır dönmeyen adamları beğensen nolur ha? Sorarım nolur?
İlla bir tarz illa bir cool illa bir traveller olacak!
Ama hayır bu defa bu takıntım beni yenemeyecek! Bunun için biri gelip "tamam gel buraya geçicek" demeyecek! Takıntıma feci taktım!
Ben bunu kendim halledicem!
I'm not afraid of you and will beat your ass man!