Tuesday, June 26, 2007

Günün Elektra Kompleksi

* Trensetter temmuz sayısında yayımlandı.

Küçük bir kız. Babası annesini öperken kıskanan. Gözlerini kaçıran. Babasının kocaman elleri sadece ona ait sanan. Babası giderken arkasından ağlayan. Annesiyle, “o kıskandığı kadınla” aynı kaderi paylaşan.
O küçük kız büyüdü şimdi. Yüzünde düşünen bir ifade var. Ama ne düşündüğünü ele vermiyor. Çok acı çekse de tutkusuz bir izlenim uyandırıyor. İçindeki hırçınlık ve mutsuzluk asla yüzünden belli olmuyor. Birşey arıyor, bulduğunu sandığında aslında okuduğunun bir masal olduğunu farkediyor. Bu büyüdüğünü zanneden küçük kız şimdi de sevdiği adamı öteki kızdan kıskanıyor. Çünkü o adam yine ona ait değil. Mülkiyet hissini tadamadığından belki. Babasından ona miras kalan sahipsizlik duygusundan.
Yine o öpücüğü kıskanıyor. Yine o büyük eller . Artık gözlerinden yaş değil vişne reçelleri aksın istiyor.
Bu küçük kızın hayatındaki iki önemli erkek de çekip gidiyor. Erkeklik görevi ona kaldı şimdi. Elleri manikürlü dolaşmıyor, saçlarını kesiyor, başka insanlarda kendi komplekslerini ve o iki adama verdiği öpücükleri arıyor.
Görüntüler hep siyah beyaz…
Siyah giden erkek, beyaz babası…
Bu küçük kız, yüzünde umarsız bir ifade hala onu bekliyor. Beklerken hep Macy Gray dinliyor.
Hep bulutlarda evcilik oynamak isterken aslında bulutsuz günlerin özlemini çekiyor. Etrafta yerlere dağılmış duran bir sürü oyuncak arasından onu seçtiği için ağlayıp duruyor.
Neden geçmişi onda arıyor?
Onu özlüyor, belki babasını onda bulduğu için ya da aslında o, babası olduğu için!