Monday, December 22, 2008

Günün Ülkesi







Soru: Aralık’ta 1 hafta yaz tatili nerede yapılır?
Cevap: Ekvator iklimi olan bir yerde.
O zaman Mısır dedik! Atladık gittik kızlarla.
“Kızkıza gitmeyin, deli misiniz?” dediler.
Hic birsey olmaz, hepimiz elhamdürüllah müslümanız dedik.:)
Ama sarışın kızlar sizi uyarıyorum ! Saclarima dokunanlardan gercekten fenalik geldi. Orada pop star muamelesi görüceksiniz, hazır olun!

Batıda Libya, güneyde Sudan ve kuzeydoğuda Filistin ve İsrail'le kara sınırı var. Haritada bakmıştım.
Mısır'a hayat veren Nil nehri, dünyanın en uzun nehri, ben de kızım olursa adını Nil koyucaktım.

Kızıldeniz’e gidelim dalışa demişti Özlem Olimpos’tan sonra, yuh artık demiştim.
Kızın içine doğmuş meğerse, gerçekten de gittik!
Nemo’yla orada tanıştım işte. Kocaman bir ailesi var. Bir sürü garip arkadaşı var.
Kaldığımız yer, Kızıldeniz'in Sina Yarımadası'nda yer alan sahil yerleşimi Sharm El Sheikh.
Deniz suyu sıcaklığı kışın 18-21ºC. Acı çekmeden girilebilen denizlerden…
Tekne’ye atladık, Tiran adasının koylarını dolaştık.
Önce şnorkelle sonra tüple Kızıldeniz’e daldık.


Sonraaaaaaa
çölde gün batımında 4x4 motorlarla safari yaptık, akşam oldu.
Çölde gece yüzümüzde poşularla motoru ben kulllanırken Nurkan çok korktu.
Ama haklıymış çünkü motoru devirmeyi de ayağımı incitmeyi de başardım.
Evet bazı insanların motorlu taşıtlara karşı kabiliyeti yok. Onlardan biri de benim. Özlem de deviriyodu bu arada eklemek istiyorum!
Bedevi kampında içtiğimiz super şekerli çayı rejim yapanlara kesinlikle tavsiye etmiyorum!


Gelelim meşhur KAhire turuna!
6 SAAT süren bir otobüs yolculuğu sonrası sabah sabah “dünya tarihinin bilinen en eski uygarlıklarından biriydi Mısır, peki bu kadar ileri bir medeniyet bu kadar iyi bir sekilde geri kalmayı nasıl becerebilmiş?” dedim kendi kendime Kahire’yi görünce.

08.00 sularında Piramitlerdeydik.
Dünyanın yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eser Mısır'daki Keops Pirami’ne girmedik de 70pound daha az verip Keops'un kardeşi Kefren'e girdik. Ama giriş aynı giriş. Gulsah fenalik gecirdi meğer klostrofobisi varmis da haberim yokmus. İnsan tatilde tanıyo arkadaşını bir kere daha öğrendim. Bi de Mikorinos var onu da anmadan geçmeyelim.
Firavunlar ve krallar için böyle mezarlar inşa etmişler uzaylılar!!! Uzaylılar mı ?
Evet’! Neden?
Çünkü:
Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı yaklaşık olarak güneşle dünyamız arasındaki mesafeyi veriyor. (149.504.000 km)
Piramidin üstünden geçen meridyen karaları ve denizleri tam 2 eşit parçaya bölüyor.
Taban çevresinin, yüksekliğinin 2 katına bölünmesinin pi=3.14 sayısını veriyor.. Piramidin içinde dünyanın ağırlıgı yazıyor.
Piramidin tam olarak dünyanın merkezinde bulunuyor.
Piramidin çalışkan işçileri olağanüstü bir çabayla günde 10 parça üst üste koyduklarını kabul edersek, piramitteki 2.5 milyon taşın 250.000 gün, yanı 664 yılda ancak oluşmuş olması gerekiyor. Oysa piramit 20-30 yılda tamamlanıyor.
Sonuç: Uzaylılar! .
Sonra Sfenks’i gördük. Büyük Gize Sfenksi. Doğuya bakıyor ve pençelerinin arasında bir tapınak yer alıyor. Aslan gövdeli, insan başlı Sfenks, doğan güneşi ve firavun için yeniden dirilişi temsil ediyor. Yüzünün doğuya dönük oluşu, Güneş Tanrısı RA'yı her sabah doğar doğmaz görmesi içinmiş, öğrendim.

9 yaşındayken tahta çıkan ve 18 yaşında başına aldığı darbe sonucu hayatını kaybettiği tahmin edilen genç kral TUTANKHAMON’la tanışmaya Kahire Müzesi’ne gittik daha sonra.
Bilgelik ve bellek tanrısı Tut veya Toth; yaşam veya yaşamın anahtarı anlamına gelen Ankh ve son olarak Mısır mitolojisindeki tanrılar tanrısının adını vurgulayan Amon veya Amen sözcükleri bu firavunun adının anlamını belirtmekte olup, Mısırbilimciler tarafından tek bir sözcükle yani TUTANKHAMON adıyla literatüre geçirilmiş.
Nil’de yemek yedik sonra ama şehrin içinden geçen kısmı çok kirliydi.

Mısır'ı üst Mısır (güney) ve alt Mısır (kuzey) olmak üzere ikiye ayırıyormuş ve güney kısmı görülmesi gerekn kısımmış.
En son Hanü'l-Halil Çarşısı.
Orda pis kaka dediğim Kahire’yi sevdim. Kahire'deki eski İslami kentin tam ortasında yer alan 500 yıllık HANÜ'L HALİL benim gibi alışveriş canavarlarının tam yeri aslında ama ben alışveriş bile yapmadım. Orada, o kaotikliğin içinde şaşkın şaşkın sadece birini aradım, orada onu gördüm,onunla tekrar konuştum, oranın hayatımdaki karşılığı da buymuş. Sonra anladım.

Mısır’a da gittim.

Ama Luxor’a da gidelim demiştim ben Nurkan:)

Friday, September 19, 2008

Günün Piçi


"Ben napıyım? Kadınlar efendi adam sevmiyo ki nerde piç var onu seviyo" diye ortada dolaşan örnekler var ya;
iste bu tipler "sıkıcı olmayı kendine yediremediğinden kaybeden oluşunu efendi adam'lığına bağlayan" tiplerdir.
Peki hem efendi olup hem ilgi çekici olmanın yolları yok mudur bu sıkıcı arkadaşlara sorarım.
Bu tekdüzelik nasıl bir donanım yaratılarak yok edilebilir?sorarım.
İçine fenalık gelen bütün kadınlar adına, SORARIM!
Hem popüler hem sosyal hem renkli hem de sosyal dinamizmi olan efendi bir adam olsa, hatun kişi piç yerine efendi adam sevmez mi? Sadece sorarımmmm!

nice guys finish last

Monday, September 1, 2008

Günün Özgürü


Pantolonu gitgide bollaşıyor!
çünkü o bir yolculuğa çıktı ve bu yolculuğu uçsuz bucaksız özgürlüğe doğru yapıyor!
Christopher McCandless konforlu yaşamını terk ederek Alaska’nın kırsalında hayatının en büyük meydan okumasını gerçekleştirmek için yollara düşüyor. Kaçıyor mu gidiyor mu bilemedim. Beklentiler, alışkanlıklar, aile bağları hepsini odasında bırakıyor işte. Bu yolculuk sırasında hayatına girdiği insanların hayatını değiştiriyor ama onları "mutlu olmak için insan ilişkilerine bel bağlamayın, mutluluk her yerde, sadece bakış açınızı değiştirin." diyip zamanı gelince terkediyor.
ulan her şeyi bıraksak da çok uzaklara gitsek teması olunca filmde herkesin ağzının suları akıyor tabi. Ama sonra insan gerçekten kim özgür acaba diye düşünüyor? Bir ormanda yabani hayat yaşayan mı, New York'ta milyon dolarlar kazanan mı? Başıboş bir yaşam süren mi bir şeyleri alıp ileri taşıyan, üreten mi?
Sonunda zehirlenip öldüğünde anladım galiba. O da anladı galiba. Yoksa happines is only real when shared son yazdığı şey olmazdı...
I love not man the less,but nature more...

Wednesday, August 13, 2008

Günün Tatili



Parmak arası terliklerimi çıkarmadan,
diger kızların pareolarına bikinilerine bakmadan,
nerde ne yesem bu akşam diye düşünmeden,
1,5 YTL’ye türk kahvesi içerek,
İstanbul’da böcekten kaçarken orda aynı odada uyuyarak,









en yakın arkadaşlarımla,
avustralyalı ve bilimum yabancı insanla
ye, iç, eğlen, hoşlan, kafana takma tadında,
bazen suyun 10 metre altında,
bilimum otlarla, birayla, votkayla, shot romlarla
Toroslara bakarak Afrodit'in yüzdüğü denizde yüzdüm.
I came I saw I stayed I stayed I stayed...

P.S: Bavuluma giren bir çekirge İstanbul'a gelmiş benimle. Annem kızdı tabi. Bavullarınızı kapalı tutun:)

Monday, March 24, 2008

Günün Şekeri



Ergenlik sorunlarıyla boğuşulan yaşlarda, sıkıcı bir oğleden sonra erkek arkadaşının evindeki koltukta onunla ilk kez birlikte olmanın garip heyacanını üzerinden atamadan
3 kez üstüste yaptığı hamilelik testinin 3 kez pozitif çıktığını gören
16 yaşındaki bir genç kız ne yapar?
a)intihara teşebbüs eder
b)gizli kürtaj sonucu bunalıma girer
c)evlatlıktan reddedilir
d)Başkalarının ne düşündüğünü hiç umursadan bebeği doğurmaya karar verir.Ve bunalıma girmek yerine bebeği delice çocuk sahibi olmayı isteyen baska bir aileye verecek kadar güçlü ve duyarlı olmayı seçer.

Juno`nun başarısı belki de tepkiyle yaklaşılması gereken “erken yaşta cinsellik ve bir de üstüne hamilelik” tabularının tatlı tatlı kafamıza vurulması ve bize cok samimi bir şekilde aktarılmasında yatıyor.
Juno`nun 16 yaşında hamile kalmasından rahatsız olmuyoruz, babasının sesini hiç yükseltmemesine şaşırmıyoruz, bebeği evlatlık olarak vermesini doğal karşılıyoruz ve Juno`yu simdiye kadar gördüğümüz en zıpır hamile ilan ediyoruz.

Ünlü bir striptizciyken dünyanın en ünlü senaryo yazarlarından biri haline gelen Diablo Cody takma isimli Brook Busey klasik tabularımızı yerle bir ederken bizi cok eğlendirip bir de üstüne serpiştirdiği replikleriyle bizi yerle bir ediyor.
Yönetmen Jason Reitman klip tadında renkleri ve animasyon montajli Juno görüntüleriyle filmin tadini damağımızda bırakıyor.
Ellen Page o yaşa rağmen yüzünden akan olgun tavrıyla “bu yaşa geldim Juno kadar olamadım su hayatta, amma korkuyorum ben de onun kadar cool bir hamile olabilirim.” dedirtiyor.
Kimya Dawson “Anyone else but you” şarkısıyla tadından yenmez bir atmosfer yaratıyor.
Kısaca bu film, çok kişi konuşmasın çok kişi beğenmesin de bize özel kalsın dedirten ve izleyenleri yaşından büyük işlere kalkıştıracak cinsten, hayatın içinden…